26 Nisan 2012 Perşembe

24 Nisan 2012 Salı

İŞTE O GÜN

Bir sabah uyanırsın
Güneşin kokusu gözlerinde
Bir kder damlasıyla ıslanırsın
Bulutların hüznü yüreğinde
İşte, işte o gün
Seni unuttuğum gündür

Bir eylül günüdür o gün
Meşe ağacımın son yaprağı da düşmüştür
Daha bir erken batmıştır gün
Toprağımda bir karanfil büyümüştür
İşte, işte o gün
Seni unuttuğum gündür.

8 Nisan 2012 Pazar

(!)

şimdi dostum yapacağımız belli. şehri bombalayacağız. insansız (insafsız) savaş uçaklarımızla darmadağın edeceiz o şehri. tek bir çimen bile kalmayacak. öyle bir yıkacağız ki orada yüzlerce yıl tek bir sağlıklı insan bile doğmayacak anladın mı?  tek bir sağlıklı insan bile doğmaycak. böylece uçaklarımızın ne kadar gelişmiş olduğu da ortaya çıkacak. kan kırmızı, et siyahtır dostum hiç acımayacağız. ve teknolojinin bu harika nimetlerini ustaca kullanacağız. 

ANNEM BANA DEDİ Kİ:

    Annem bana dedi ki büyümek çok güzelmiş. İnsan büyüyünce lunaparka tek başına gidebilirmiş, hem de her gün. Atlıkarıncaya doya doya binermiş.


    Annem bana dedi ki büyümek çok güzelmiş. İnsan büyüyünce okula koşa koşa gidebilirmiş. Hem de hiç yere düşmeden. İnsan büyüyünce salıncakta daha yükseğe, en yükseğe sallanabilirmiş.


    Annem bana dedi ki büyümek çok güzelmiş. İnsan büyüyünce arkaaşlarıyla hiç kavga etmezmiş. Barbie bebekler için bile kavga etmezmiş. Oyun oynarkeen mızıkçılık da etmezmiş.
  
     Annem bana dedi ki büyümek çok güzelmiş, eğer insan yıldız perisi kadar şanslıysa aşık bile olabilirmiş. Aşık olmak da çok güzel miş ama piçlere değil adamlara aşık olmak güzelmiş. İnsan aşık olduğunu kimseye söylemezse aşk onun içinde hep büyürmüş. İnsan büyüyünce çok mutlu olurmuş Hele yıldız perisi kadar şanslıysa daha da mutlu olurmuş.


     Ablam büyüdü ama annem bana onun neden lunaparka gitmediğini söylemedi. Ablam -annemim zoruyla- beni lunaparka götürürse atlıkarıncaya da binmiyor. Hiç binmiyor ki. Hem ablam okula yürüyerek gidiyor. Acelesi varsa otobüse biniyor ama hiç koşmuyor. Annem ba ablamın neden koşmadığını söylemedi. Ablam salıncağa da binmiyor. Hiç binmiyor ki. Hem ablam arkadaşlarıyla evcilik de oynamıyor. Ama arkadaşlarıyla kavga ediyor.
     
     Ablama aşık olmak çok mu güzel dedim, ablam ağladı. Niye ağlıyor anlamadım. Annem bana insan çok mutlu olur demişti. İnsan yıldız perisi kadar şanslı olduğu için çok  mutlu olurmuş işte.  Belki de ablam bir piçe aşık olmuştur. Anneme sordum annem dedi ki ablanın gözüne toz kaçmıştır. İnsanın gözüne toz kaçtı diye insan bütün gece ağlar mı ki? Bilmem, anneme bunu hiç sormadım.

1 Nisan 2012 Pazar

zaman bizi mahvediyor onbaşım

Şimdi ne olacak onbaşım? Zaman bizi tüketiyor. Zaman bizi mahvediyor. Zaman her şeyi mahvediyor. Zamanı satın alamıyoruz ki onbaşım. Zamanı sadece fakirler satın alabilir demişti bilge. Evet onbaşım. Zaman sadece fakirlerin satın alabileceği kadar pahalıymış, yeni anladım. Zamanı satın alamayacak kadar zengin olduğumu da yeni anladım onbaşım. Bugün yarınken bana her şey düzelecek aldırma demiştiniz. Bugün dün olmak üzere ama hâlâ hiçbir şey düzelmedi. Umut dolu gözlerle nasıl da bakıyorsunuz onbaşım. Sanki hâlâ umut var gibi. Bu geceden sonra da sabah olacak gibi. Yelkovan sizi kovalamıyor gibi. Saçmalıyorum onbaşım. Bugünler dün olmaya devam ediyor ve siz bugün yarın olan günlere umutla bakıyorsunuz. Sahi siz çocuk musunuz onbaşım? Yoksa ben mi büyümeyi yanlış anladım? Yoksa bana büyümeyi yanlış mı anlattılar? Neden böyle oldun onbaşım? Gitgide küçülen dünyada gitgide büyüyen bir yalnızlığın içine neden düştüm? Su başında susuz kalışım neden?  İyice saçmaladım onbaşım. Af buyurun.

DÜNYA'YA BAĞLANMAK


Davud İbn Hilal şöyle demiştir:
Hz İbrahim’e inen sahifelerde şöyle bir bilgi kayıtlıdır:
” Ey dünya, her türlü ziyneti takınıp süslendiğin halde iyi kullarım (ebrar) sana hiçbir değer vermezler. Çünkü ben onların kalbine öyle bir duygu yerleştirdim ki, bu yüzden seni sevmezler ve senden nefret edip uzaklaşırlar. Yarattığım mahlûkat içinde senden daha adisi ve bayağısı yoktur. Senin her halin ve durumun aşağılıktır ve sonun da yokluktur. Seni yarattığım gün senin hakkında verdiğim hüküm şudur: Sen ebediyen kimseye yar olmayacaksın ve hiç kimse de ebediyen sana yar olmayacaktır; sana sahip olan pek cimri olsa bile… Kalplerinde ve gönül dünyalarında verdiğim hükme razı olma bilinci hakim olan, doğruluk ve istikamet üzere bulunan iyi kullarıma müjdeler olsun. Müjdeler olsun anlara! Kabirlerinden kalkıp bana doğru gelecekleri gün onlar için hazırladığım karşılık şudur; Önlerinde bulunan nurun kılavuzluğunda ve melekler her taraftan kendilerini kuşatmış bir halde benden umdukları rahmete kavuşmak.”
Allah Teala, Hz Musa’ya şöyle vahyetmiştir:
”Ey Musa sakın ha dünya sevgisine meyletme. Zira böyle bir günahtan daha büyük bir cürüm ile bana gelemezsin.”

Bir gün havarileri Hz İsa'ya: '' Bize öyle bir şey söyle ki, onu yaptığımızda Allah da bizi sevsin.'' deyince ondan şu cevabı aldılar: '' Dünyayı sevmeyin ki Allah da sizi sevsin.''
Allah resulü (s.a.v) şöyle buyurdu: '' Ebedi olan ahiret alemine inanıp tasdik ettiği halde gelip geçici şu dünya hayatına aldananlara şaşarım.''

Allah resulü (s.a.v) şöyle buyurdu: '' Kalplerinizi dünyayı anmakla meşgul etmeyin!''
Burada dikkat edilirse Allah resulü (s.a.v) dünyanın kendisini elde etmek için uğraşıp didinmek bir yana dünyanın anılmasını bile yasaklamıştır.

Bündar (r.a) dünya peşinde koştuğu halde zühd hakkında konuşan kişileri şu şekilde nitelendirmiştir: '' Dünya peşinde koşan ve dünya bağımlısı olan kimselerin zühd hakkında konuştuğunu görürsen şuna kesin kanaat getirebilirsin; şeytan onları parmağında oynatmaktadır.''
Bir Allah dostunun duası şöyledir: '' Ey göğü üstümüze düşmesin diye direksiz tutan Allahım, göğü nasıl tutuyorsan bizi korumak için dünyayı da tut ki üstümüze düşmesin.
Fudayl İbn İyaz (r.a) şöyle buyurmuştur: '' Dünyaya dalmak kolaydır ama bir defa girince geri çıkmak çok zordur.''